15 Şubat 2012 Çarşamba

En büyük acılardan doğan en büyük mutluluklar o acıların gölgesinde kalabilir...


Siyah lale; şövalyeler, kılıç, kalkan ve kahramanlık öyküleri seven gençlerin ellerinden bırakamayacakları bir dünya klasiğidir. Haarlem Çiçekçilik Cemiyeti kusursuz bir siyah lale yetiştirene büyük bir ödül vaat eder. Bu o ana kadar görülmemiş bir şeydir ve herkesin ilgisini çeker. Siyah laleyle ilgilenenlerden birisi de Cornelius Van Baerle’dir. Uzun süren çalışmalardan sonra üç tane siyah lale soğanı yetiştirmeyi başarır. Ama kıskanç komşusu Isaac Boxtel bütün bu olanlardan haberdardır. Siyah laleyi ve dolayısıyla ödülü elde etmek için Van Baaerle’yi işlemediği bir suçla itham ederek ihbar eder. Van Baerle tutuklanır ve hapsedilir. Hapishanede tanıştığı gardiyanın kızına yani Rosa’ya âşık olur. Onun yardımıyla siyah laleyi yetiştirirler ve Boxtel’in bütün çabalarına rağmen ödülün sahibi olurlar. Bütün bunlar olurken Van Baerle’nin suçsuzluğu anlaşılır ve Van Baerle de özgürlüğüne kavuşur ve Rosa’yla evlenerek mutlu bir yuva kurarlar...

 Kitap şu cümleyle bitiyor: "Bazen bir insan 'Çok mutluyum' diyemeyecek kadar çok acı çekmiş olabilir."




Her zaman mutluluğu kıskanan insanlar etrafımızda olur.Bazen emellerine ulaşırlar bazen de hırsları içlerini kemirir.Sizi alt etmek isteyen bir ordu daima hazır kıta kapınızdadır.Ama siz hiç farkında olmadan bu insanları içinize alabilirsiniz.Başarılı insanlar ve başarılı olacak potansiyeldeki insanlar geçmişte ve gelecekte toz pembe başarılar elde edememişlerdir.Hayatlarında hep bir rampa konmuştur ve  önlerine hiçbir başarı  sıcak olarak gelmemiştir.Hayatınızdaki acıların size ödül mü ceza mı olduğunu hiçbir zaman kestiremezsiniz.Aslında bu sizin elinizdedir.O sıkıntıyı hediye paketi yapıp kendinize sunmak mı tercihiniz olur yoksa yakınmayı mı tercih edersiniz?


12 Şubat 2012 Pazar

Sessiz sakin bir pazar kahvaltısı...

Bugün teyzoşum ve kuzenimle güzel bir sabaha uyandık.Yeni kalktığımda hayatımdaki iyi anılarım tekrar canlandı.Yeni bir güne yeni umut ve beklentilerle uyanmak gibisi yok.Hayatımızdaki arzu ve istekler bitmiyor fakat elimizdekiyle yetinince içimizi huzur kaplıyor.Maddiyat yerine maneviyat daha ağır basıyor.Bazıları için ailesiyle yaptığı mutlu bir kahvaltı günü ,bazıları içinse bir sıkıntı günü.Sıkıntı olmasının sebebi yaşadığımız yanlızlık.Bugün herkes birbirinin değerini ve kıymetini anlayarak güne uyansın.Üç günlük dünyada herşeyi yaşayın paylaşın yalnızlığınızı bir kenara bırakın.Eğer olduğunuz durum kötü bile olsa mutlu olabiliyorsanız daha iyisini beklemek yerine mutlu olduğunuz için anı yaşayın.Eğer yanınızda hadi sofraya gel diyen biri varsa pişkinlik yapmak yerine onun değerini bilip hemen sofraya geçin.Hepinize afiyet olsun...
                                                                         KEYİFLİ MUTLU PAZARLAR DİLİYORUM...
                                                                      

11 Şubat 2012 Cumartesi

Karşınızda Pakize

Merhaba sizi pakize ile tanıştırayım.Sıkıldığım zamanlarda içimi boşalttığım ,sevinçlerimi paylaştığım bir dostum.O iyi bir dinleyici.Ama tek bir sorunu var.Onun konuşma engeli var.Aman canım o kadar da önemli değil hem bazen insanın konuşamaması o durumda pozitife çevrili olabiliyor.İşte Pakize'yi size tasvir ettim.Karşınızda Pakize'nin resmi: